Bu Blogda Ara

14 Mart 2018 Çarşamba

EĞLENCELİ HOBİLER BULALIM !!!

Zaman zaman hepimiz sürekli yaptığımız gündelik işlerimizden sıkılırız. Hayatımızı renklendirecek, bizi motive edecek uğraşların arayışına gireriz. Elbette birçok seçenek sunabiliriz kendimize. Başka şeylerle uğraşmak hem iyi gelecek, hem de becerilerimizi arttırmamıza yarayacaktır. Haydi hep birlikte düşünelim; MUTFAK;
Zaten bütün gün mutfaktayız diyenleri duyar gibiyim. Haklısınız tabii. Ama ben mutfakta vakit geçirmekten hoşlanan bayanlar için bir fikir olarak anlatacağım. Ben de onlardan biriyim. Günümüzde mutfakla arası iyi olmayan birçok bayan, dışarıda satılan hazır pastalarla, böreklerle, kurabiyelerle, salatalarla evlerinde davet vermekteler. Benim çevremde bazı dostlarımın arkadaşları bu durumu değerlendirip, kendileri için çok da güzel bir kazanca dönüştürdüler. Neden siz de olmayasınız diyorum ben de. Zaten sevdiğiniz bir uğraşsa mutfakta börek, yemek yapmak, bunları satarak da pekala para kazanabilirsiniz. Mesela çok sevdiğim biri, çalışan arkadaşlarının aracılığıyla, iş yerlerine öğlen aralarında yemek yapıp götürerek uzun bir süreden beri kazanç sağlamakta. Çalışan kişiler için de ev yemeği yemek gerçekten güzel oluyor tabii, malum hazır yiyeceklerin içlerine neler konduğunu bilemiyoruz. Birkaç kişiye böyle bir iş yaptığınızı ve telefon numaranızı vermekle başlayabilirsiniz bence. Deneyeceklere kolay gelsin diyelim. ESKİLERLE YENİ ŞEYLER ÜRETMEK; Biraz el becerimiz varsa eski kotlarımızdan; Şahane bir etek yapabiliriz;
çok güzel bir çanta yapabiliriz;
Kullanışlı sepet şeklinde düzenleyiciler yapabiliriz;
Duvara asabileceğimiz çok şık düzenleyiciler yapabiliriz;
Mutfak önlüğü yapabiliriz;
Kapı süsü yapabiliriz;
Deniz kenarından toplayabileceğimiz taşlar ve deniz kabuklarıyla; Çerçeveler, aynalar, tablolar.....
Bizler için gerçekten yaratıcılıkta sınır yok. Biraz düşününce kimbilir daha ne harika şeyler çıkacaktır ortaya.... Şimdilik bu kadar.... Görüşmek üzere :) Bu arada avon mağazamı ziyaret ederseniz güzel olur ;) https://kozmetik.avon.com.tr/magaza/Shopkolik

FOTOĞRAFLAR

Bence bir evde yaşanmışlığı anlatır fotoğraflar. Anne ve babamızın fotoğrafları, eşimizle birlikte fotoğraflarımız, çocuklarımızın fotoğrafları, aile fotoğraflarımız..... En az fotoğraflarımız kadar, onları sergileyiş biçimi de önemlidir aslında. Yeni evimizde ben, henüz fotoğraflarımızla ilgili bir köşe hazırlamadığım için, bu sefer, sıradan bir şekilde bir konsolun üzerinde, ya da piyanonun üzerinde dursunlar istemediğim için, bir araştırma yaptım. Fotoğraflar en güzel şekilde nerelerde yer alabilir hep birlikte bakalım .... Köşenin iki tarafı da müsait olan duvarlarımız varsa;
Elimizden geliyorsa, eski tahta parçalarını renkli dolap kulplarıyla birleştirerek yapılabilir.
Evimizin renklerine uygun olacak renklerde, değişik boyutlarda ve şekillerde çerçevelere fotoğraflarımızı yerleştirip, bir duvarımızı fotoğraf albümüne çevirebiliriz.
Yapı marketlerden alabileceğimiz ya da bir mobilyacıya yaptırabileceğimiz, dar fotoğraf raflarını kullanarak , duvarlarımıza asabiliriz.

KENDİMİZ İÇİN !!!!

Merhaba! Biz ev hanımları, evimizi düzenli tutmayı, eşimiz ve çocuklarımız için yemek yapmayı, onların hayatını kolaylaştırmak için ne gerekiyorsa üstlenmeyi, bozulan musluğu tamir etmeyi, yanan ampulü değiştirmeyi, vs...., gibi birçok işi sevsek de sevmesek de ustalıkla halledebiliriz.
Ama şöyle ki, aslında bir anne, bir eş olsak da, biz de bu hayatta kendimiz için bir şeyler yapmalıyız. Mutluluğu hakediyoruz. Gözlemlediğim kadarıyla, birçok ev hanımı ne yazık ki, kendini yalnızca eşine ve çocuklarına adayarak yaşıyor ve mutlu olduğunu sanıyor. Bunun yanlış olduğunu farkettikleri anda da yılların geçtiğini üzülerek görüyorlar. Oysa, bir kadın, hem kendine hem de ailesinin ihtiyaçlarına yetebilecek kadar akıllı ve beceriklidir.
Zamanımızı akıllıca kullanarak pekala kendimize, arkadaşlarımıza da vakit ayırabiliriz ki mutluluğu yakalayabilelim. Şimdi düşünelim bakalım kendimiz için neler yapabiliriz? Düzenli olarak bir güzellik salonuna, ya da evimize en yakın kuaföre giderek, ellerimize, ayaklarımıza, saçlarımıza bakım yaptırarak, kendimizi ödüllendirebiliriz.
Çok sık olmasa da bütçemize göre alışveriş yaparak mutlu olabiliriz. Mutfak alışverişinden bahsetmiyorum tabii ki...
Haftada bir ya da iki kere arkadaşlarımızla buluşup kahve içip sohbet edebiliriz. Bu bizi motive edecek, arkadaş sohbetleri kafamızın dağılmasını sağlayacaktır. Mümkünse dışarıda bir yerde buluşalım ki, ev ortamından uzaklaşalım.
Kitap okuyalım. Değişik türde kitaplar seçerek, ruh halimize göre kafamızı dağıtacak kitaplar okuyalım. Hem kendimize birşeyler katmış, hem de vaktimizi verimli değerlendirmiş, hem de dinlenmiş oluruz. Bir de kitap okumayı seven bir annenin, çocuklarına güzel bir örnek olabileceğini de ekleyeyim.
Evet hanımlar siz de düşünün, kendimizi mutlu etmek için başka neler yapabiliriz?

13 Şubat 2018 Salı

Beynim fazla mesai yapıyor ...

Bazı zamanlar vardır hani,  canınız hiçbirşey yapmak istemez, boş boş oturup ne yapacağımızı düşünürüz. Bazen de o kadar çok şey geçer ki aklımızdan, hiçbir şeyi yapamayız. Bu aralar işte tam böyle bir şey yaşıyorum.
İnternette gezinirken (bu aralar özellikle pinterestte çok vakit harcıyorum :) ) çok şahane fikirler buluyorum, ama bu fikirler o kadar çok oluyor ki, bu çokluk beni engelliyor.
Örgü örmeyi çok seviyorum, birşey örerken birden kendimi kalkmış minik mumluklar yapmak için alçı karıştırırken buluyorum... Deniz kenarından topladığım birkaç taşı boyamaya başladım mesela , müthiş keyifli...







 Bir de şu duvarlara yapılan alçıdan kabartma manzaralar var ya hani, onları da yapmayı kafaya koydum bu arada, tam şöminenin üzerindeki duvarın bu işe uygun olabileceğine karar verip resmi çizdim bile, şimdi yapılmayı bekleyen bir duvarım da var...



барельеф на стене - Hľadať Googlom  
Üst resimdeki gibi ama benim ilk işim olacağı için daha amatörce olur muhtemelen. Bitince paylaşırım sizlerle...

Bütün bunları yaparken birden kendimi mutfakta buluyorum, çünkü o anda gözüme ilişen, ya da aklıma takılan bir tarifi denemem şarttır :) Yemek yapmak da bu arada en büyük zevklerimden biri. Saat kaç olursa olsun, gece gündüz fark etmez, benim mutfağımdan kek, börek, yemek kokuları gelebilir. 
Sanki beynim bir bilgisayar ve arka planda birçok program çalışıyor gibi geliyor bazen.
Olsun ama, çok keyifli. Tahmin edersiniz ki hiç canım sıkılmıyor böyle zamanlarda...
Ama  favorilerimden biri kitap okumak tabiiii..... Kitaplarımı da hiç ihmal etmiyorum.
Şu sıralar Laura Esquivel'i keşfettim. Acı Çikolatayla başladım ve bayıldım.


acı çikolata ile ilgili görsel sonucu


Şimdi de, Lupita Ütü Yapmayı Seviyordu isimli kitabını okuyorum.

lupita ütü yapmayı seviyordu ile ilgili görsel sonucu
<script async src="//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script> <script> (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({ google_ad_client: "ca-pub-6185428750872874", enable_page_level_ads: true }); </script>


Kitapların detaylarını bir dahaki yazımda vereceğim....

Şimdilik hoşçakalın.... 
Hayatla kalın..... 
Sevgiyle kalın.....





31 Temmuz 2017 Pazartesi

İZMİR

Uzun bir aradan sonra tekrar merhabalar ☺️

Kızımın Paris'te okuduğundan daha önce bahsetmiştim. Geçen yıl aynı evi paylaştığı İspanyol arkadaşı Maria misafirimizdi.
Biz misafir çok severiz. Zaten Türk toplumunun özelliğidir misafirperverlik. Ama günümüzde o toplumdan çok fazla kaldığı söylenemez açıkçası. Nerede o eski güzellikler, sohbetler, birlikte paylaşılan güzelim sofralar, elbirliği ile yapılan şahane yemekler, cıvıldayan çocuklar, çınlayan kahkahalar....
Bakıyorum da herkes hayatının derdine düşmüş artık. Geçim derdi herşeyin önüne geçmiş bir kesimde. Diğer kesim de kendi lüksünü kendi yaşamayı tercih etmiş, çevresinde yaşananlardan bihaber hayatını tüm hızıyla devam ettiriyor. Nereye gidiyoruz toplum olarak, neyi kimi örnek alıyoruz kendimize, ne kadar soyutlaştırdık hayatımızı , bir cevap bulmak çok zor bunlara....
Neyse biz günlerimizi misafirimizi mutlu etmek için gezerek, lezzetlerimizden tattırarak geçirdik. Ege güzel yer. Deniz güzel. Ama hava çok sıcak ☺️. Efes harabeleriyle başladık,



Meryem Ana Evi


 


ve Şirince'yi


 


bir güne sığdırmayı başardık. Aslında bu tur bizim için de keyifli oldu. Tekrar görerek bilgilerimizi tazelemiş olduk. 
Üzüldüğüm nokta şu ki, tarihimize sahip çıkabilmeyi hiçbir zaman becerememişiz. Koruyamadığımız gibi bir de rant kapısı haline gelmek üzere tarihi yerlerimiz. Dünyanın hiçbir yerinde duyulmamıştır eminim. Yemek organizasyonları düzenlemek için başka alanlarımız, mekanlarımız kalmamış mı anlayamadım açıkçası. Söylenecek çok şey var, isyan edilesi o kadar çok olay yaşıyoruz ki artık, nasıl göz yumuluyor, görmezden geliniyor, kılıf uydurulmaya çalışılıyor herşeye, inanın benim aklım mantığım almıyor...
<script async src="//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script> <script> (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({ google_ad_client: "ca-pub-6185428750872874", enable_page_level_ads: true }); </script>

Neyse bir başka günümüze, misafirimizi  Karşıyaka bostanlıdaki meşhur çarşamba pazarına götürerek başladık. Pazar gezmesini sıcak hava yüzünden erken saatlere denk getirmeye çalıştık. Daha sonra tarihi asansöre gittik.





Bilenler vardır mutlaka ama kısaca bahsetmek istiyorum asansörün geçmişinden.
1907 yılında yapılmış tarihi asansör. Daha öncesinde o zamanlardaki isimleriyle sahil yolu ve Halil Rıfat Paşa semtleri şehrin fiziksel özellikleri gereği ayrıymış. İki semt arasındaki ulaşımı sağlayabilmek için 155 basamak merdiven yapılmış. Karataş merdivenleri denmiş.  Binbir çeşit kültürü içerisinde barındıran şehirde yaşayan musevi bir ailenin büyük oğlu bir gün merdivenlerden düşmüş. Devidas merdivenleri diye bilinmesinin sebebi de bu olmuş. Merdivenlerin alt ucunda yaşayan, Nesim Levi asansör yaptırmaya karar verir ve bir proje hazırlar. 1907 yılında biter inşaat ve iki semt artık kolaylıkla gidilip gelinebilirdi duruma gelir. 
Asansör kullanımından alınan gelir de bölgedeki musevi hastanesi için kullanılmaya devam eder. 
Bir süre kapalı kalır. 1985 ve 1993 restorasyonları ve Dario Moreno sokağı takviyesiyle bugünkü halini alan İzmir Tarihi Asansör günümüzde hem işlevini korumakta, hem de seyir terası özelliğiyle dikkat çekmektedir. İzmir'e gelip de hem böylesi ilginç bir yapıyı görmek, hem de İzmir'in güzelim manzarasını buradan seyretmek gerçekten büyük bir keyif.

Neyse şimdilik bu kadar, hem gezdirdik, bahaneyle biz de gezdik, ama ne yalan söyleyeyim iyi yorulduk...
Tekrar görüşeceğiz....
Sevgiyle kalın......

14 Mart 2017 Salı

HAYAT NE ZOR!!!

HAYAT RESİMLER ile ilgili görsel sonucu



Bazen pozitif bir zihinle de olmuyor. Öyle oyunlar oynuyor ki, ne sebebini sorgulayabilmek, ne de sonucunu kestirebilmek mümkün. Bitti dediğimiz andaki başlangıçlar, çok umutlu, yolunda olduğunu düşündüğümüz andaki düşüşler kadar yakınız hayata. Anlam veremediğimiz iniş çıkışlar yaşarken, bir taraftan da hem mutlu olmayı, hem de hayata tekrar tekrar sarılmayı başarabiliyorsak, yaşıyoruz.
Bazen amaçsız gibi gelen hayatımız, bazen o kadar önemli oluyor ki, saatler, dakikalar, saniyeler yetiyor bu gelgitleri yaşayabilmek için...
Tercihim her zaman pozitif düşünceden yana olsa da, bazen kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım, hayatın pozitif bir yanını yakalayabilmek bir o kadar zorlaşıyor. Oysa, ne güzel olurdu herşey iyi niyete bağlı olsa, insanlar her zaman gülümsese, kırgınlıklar olmasa, kavga, dövüş olmasa, çiçekler hiç solmasa, gökyüzü hep masmavi olsa, deniz usul usul dalgalansa, çocuklar mutlu olsa.....
Ama yaşıyoruz. Yaşarken bunların hepsini tadacağız ki yaşadığımızı anlayalım. 
Bu mudur gerçek




<script async src="//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script> <script> (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({ google_ad_client: "ca-pub-6185428750872874", enable_page_level_ads: true }); </script>

Yoksa;
Hayat bir tiyatro, biz de bu hayatın figüranları mıyız
Sırası gelen rolünü oynar ve gider.
Seyirci yok, çünkü seyirci hayatın kendisi.
Bir rolün var ama, ne olduğunu sen bile bilmiyorsun.
Replikler yazılmamış, oynanan oyun doğaçlama.
Zaman nefes!!!
Nefesin bittiğinde perde kapanır, oyunun da biter.
Üstelik alkış da yok.
Ne kadar basit görünüyor değil mi.... 
Oysa yaşarken ne kadar da zor!
Yaşadığın her an ne kadar uzunsa, yaşadığın ömür ise, dönüp baktığında bir an kadar kısa...



<script async src="//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script> <script> (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({ google_ad_client: "ca-pub-6185428750872874", enable_page_level_ads: true }); </script>


Bir anlam yüklenmeli mi yaşanılan herşeye;
Yoksa yaşanması gerekiyormuş deyip bırakmalı mı;
Kayda değer birşeyler yaşayabilmek için uğraşmalı mı;
Yoksa nasılsa geldik gideceğiz deyip öylesine mi yaşamalı;
Gerçekten bir anlamı var mı bu hayata gelişimizin;
Bir görevimiz var mı;
Varlığımız birşeylere vesile olabilmek için mi;
Yoksa yalnızca hayatın herhangi bir yolcusu muyuz;
Aşk var mı aşk;
İki kişiyken daha mı anlamlı;
Çocuklarımızın olması bize bu hayattaki varlığımızla ilgili birşey katıyor mu;
Yoksa yalnızca bizden sonraki yolcunun bu hayata adım atabilmesi için hepimiz birer araç mıyız;
Hayat ne zor!!!
Bunların hiçbirinin cevabını bilemeden hayat gerçekten çok zor!!!

25 Nisan 2016 Pazartesi

NASIL BİR KAÇASIM VAR!!!

Bazen bırakmak ister insan herşeyi ya, tek başına çekilmek bir yerlere. İşte öyle zamanlardan birinde....

Hani denizin kenarında sessiz sakin bir ev olsa;

sea house:
Dalgaların sesini dinlesem, huzur verse. Güneşin batışını izlesem şarabımı yudumlarken, Hiçbirşey düşünmesem, hiçkimse aramasa, konuşmasam, öylece seyretsem denizi, dalgaları.

Yumuşacık koltuklara oturup kahvemi yudumlasam, kitabımı okusam;

Love this Shabby Country Living Room!!!:

Şöminedeki odunların yanışıyla huzur bulsam.Okuduğum kitabın içine girsem, hayallere dalsam, gerçeklerden uzaklaşsam. Hiçbirşey yokmuş gibi, herşey varmış gibi hissetsem. Bıraksam zaman ilerlese yavaş yavaş. 

Sonra kalksam, mis kokularla süslenmiş bir küvette uzun uzun dinlensem.


20 Luxurious Master Bathrooms You Will Never Want To Leave:

Hayallere dalsam, hem mutlu olsam, hem hüzünlensem. Dışarıdan gelen dalga sesleriyle yine yine yine huzur bulsam.

Kalksam ağır ağır ilerlesem, odalarda dolaşsam, yalnızlığın, sessizliğin güzelliğini içime çeksem.


Enmore Embroidered Duvet #anthrofave:

Sonunda bir kedi gibi yatağa yaklaşıp usulca örtülerin altına girsem, sıcacık, yumuşacık, mis kokulu olsa. Uyusam,uyusam, uyusam.


Uyandığımda ise, yeni bir ben olarak, yeni bir güne, güzel bir başlangıca hazır hissetsem. 

Ne dersiniz? Siz de istemez miydiniz böyle bir kaçamak.... 
Görüşeceğiz yine....
Sevgiyle kalın   !!!



VÜCUDUM BANA SÖYLÜYOR !!!

Ben diyorum ki arkadaşlar, benim vücudum bana ne yemem ne içmem gerektiğini söylüyor. Kimse bana inanmıyor nedense, ama inanın ki söylüyor... 
Tatlıyı çok aramam, ama bazen inanın  rüyalarıma giriyor şerbetli tatlılar, sabah ilk iş gidip alıyorum ve afiyetle yiyorum. Bir kilo falan değil tabii ki, birkaç tane. Ama sonra uzun bir zaman aklıma bile gelmiyor. Portakalı çok severim, markete ya da pazara gittiğimde bazı zamanlar hiç içimden gelmez almak. Bazen de dolapta varsa eğer 3-4 tane birden yediğim olur, serin serin çok güzel. Kahveye bayılırım. Her türlü kahveye hem de. Sayı vermeyeyim ama gün içinde ortamına göre, türk kahvesi de necafe de filtre kahve de olsa fark etmez zevkle içerim. Ama bazen bir ses dur der, içemem. Su mesela, sabah kalkar kalkmaz ilk işim birkaç bardak su içmek olur. Gün boyu da her fırsatta su içerim. Ama özellikle yazın iki katına çıkar içtiğim su miktarı. Sebze ve et konusunda da aynı. Zeytinyağlı yemekler olmazsa olmazımdır soframda. Ama bazen aralarına et de girsin isterim. Haftanın 3-4 günü balık yenmesinden yanayımdır her zaman. Ama balığın yerini bile etin aldığı oluyor arada, vücudumun sesini dinlediğimde. Bir de bitter çikolata vardır ki, vazgeçilmezim. Ama inanın o çok sevdiğim bitter çikolatayı bile göresim olmuyor bazen. Mesela şu anda balık krakerle kahve içiyorum. Ama bu sefer sesi dinlemedim . O krakeri yemem gerektiğini bana kimse söylemedi, yalnızca bir kaçamak. Ama bir dakika, düşündüm de.... Kimse bana yeme onu diye de fısıldamadı. Yani problem yok. Afiyet olsun bana.
(pariste de denedim çooookkkk keyifliydi)
Siz de bir deneyin, dinleyin vücudunuzun sesini, neye ihtiyacı olduğunu fısıldayacaktır inanın. 

<script async src="//pagead2.googlesyndication.com/pagead/js/adsbygoogle.js"></script> <ins class="adsbygoogle" style="display:block; text-align:center;" data-ad-layout="in-article" data-ad-format="fluid" data-ad-client="ca-pub-6185428750872874" data-ad-slot="3470508168"></ins> <script> (adsbygoogle = window.adsbygoogle || []).push({}); </script>

HAYAT ÇOK GÜZEL

Karanlık, sıkıcı, soğuk havalara veda ediyoruz hızlıca. Ne güzel!!! Güneş bize göz kırpıyor artık, bütün parlaklığı ve sıcaklığıyla. 
güzel hava ile ilgili görsel sonucu
Herşey de havalar gibi güzelleşse, insanlar eskisi gibi iyi huylu olsa, çocuklar ağlamasa, anneler ağlamasa, gencecik canlarımız ölmese, mutlu olabilsek, ama çok mutlu olabilsek keşke... 
Evet pozitif düşünelim, güzel şeyler isteyelim, karamsarlığı bir kenara bırakalım, hep birlikte güzel günlerin mücadelesi için gayret gösterelim. 
Ne yapabiliriz demeyelim, ilk önce kendimize gülümseyerek başlayalım günlerimize, sonra da derin bir nefes alıp sahip olduklarımıza bir bakalım şöyle. İnanıyorum güzel günler çok yakın!!!
Her sabah kalktığımda aynaya bakıp kendime günaydın diyor, gülümsüyor ve yine yeni bir güne uyandığım için şükrediyorum. İnsanlar bana hayret ediyor, ama ben onlara daha çok hayret ediyorum. Yaşanılan  memnunsuzluk, mutsuzluk, huysuzluk, negatiflik, ne kimseyi  zengin eder, ne de hayatlarına bir artı daha ekler. Tam tersi, bence insan ruhunu girdaplara sokar, kendi kendileriyle savaşır hale gelirler ve mutsuzluk daha çok mutsuzluk getirir, negatif düşüncelerse bütün negatifleri kendilerine ve çevrelerine çekmekten başka işe yaramaz.
Canım ne isterse onu yapmalıyım oysa ki. Kitaplar hayatımın çok önemli yerini kaplıyor. 
Her bir kitapta o kitabın karakterini yaşıyorum. Keyfim yerindeyse biraz daha ciddi kitaplar okumayı tercih ediyorum. Çünkü okuduğum kitap benim ruhumu daha da aşağılara çekmesin, Ama moralim bozuk, keyfim de pek yoksa (çok ender yaşasam da bu halleri ) eğlenceli,çılgın kitaplar seçiyorum kendime, işte o zaman ruhumu bir nevi tedavi ediyorum ve gülümsüyorum. 
Şiddetle tavsiye ederim sizlere de.... Ben gülümsemeyi seviyorum, hatta kahkaha atmayı seviyorum. Hayatımızda problemler, pürüzler olmuyor mu, oluyor elbette ama, bunları çözmek için karalar bağlamamız gerekmiyor ki. Olumlu düşünceler her zorluğu kolaylaştırıyor.
Canınız hiçbirşey istemiyorsa, moraliniz düşükse, sakın eve kapatmayın kendinizi, üzerinize geçirin rahat birşeyler, çıkın sokağa.... Yürürken etrafınıza bakın, çocuklara, yaşlılara, insanlara gülümseyin,Nefes alın, kuşları, kedileri, köpekleri seyredin, gökyüzüne bakın, ağaçlara bakın... Nasıl ferahladığınızı, içinize mutluluk dolduğunu göreceksiniz.
doğaya gülümseyen  kadın çizimleri ile ilgili görsel sonucu

Evinizde bir müzik açın, ne olduğu önemli değil, hangi tür seviyorsanız... Mutfağa girin ve o güzel müziğin eşliğinde yemek pişirin sevdiklerinize. Yalnızsanız da farketmez, pişirin ve komşunuza ikram edin. Emin olun bu da sizi mutlu etmeye yetecektir.
 
Hayat o kadar güzel ki.... Hiçbir anı kaçırmadan yaşamayı istiyorum, siz de isteyin.....
Gülümseten günler diliyorum hepimize. Yine görüşeceğiz, sevgiyle kalın !!!

3 Mart 2016 Perşembe

DEVİR HESAP DEVRİ

Evet arkadaşlar!!!
Ülkemiz nereye gidiyor, dünya nereye gidiyor bilemediğimiz bu günlerde, yaşadığımız olaylardan, anlam veremediğimiz gelişmelerden, artık suyu çıkarılan siyasetten, saçmalayan siyasetçilerden, patlayan bombalardan, gittikçe artan işsizlikten, hiç yerine verilen şehitlerden, sayısı hergün çoğalan mültecilerden ve bunun gibi daha birçok şeyden..... yorulduk hem de çok yorulduk. Bütün bunlar yaşanırken de, hiçbirşey olmuyormuş gibi hayatımıza devam etmek çok zor, çok ağır geliyor açıkçası. Her günümüzü, yarın ne olacak diye yaşamak, çocuklarımızın geleceği hakkında fikir bile yürütememek gerçekten acı verici.
Ama işte dediğim gibi hayat devam ediyor. Yazmaya başlarken bambaşka şeyler düşünürken, bunları yazmam çok ilginç oldu aslında, ama kayıtsız kalamayacağımız gerçekler bunlar ne yazık ki.
Peki, düşünüyorum da en azından kendimiz için yapabileceğimiz birşeyler olmalı. Hayatımızı devam ettirirken de isteklerimiz devam edecek elbette. Ama ben diyorum ki en azından daha az para harcayarak birşeyler yapabilirsek, yarınımız için kenara biraz para koyabilirsek çok yerinde olur, nereye gittiğini bilemediğimiz bu zamanda.
El becerimizi kullanarak, var olan eşyalarımızı değiştirerek hayatımızı renklendirebiliriz. Küçük dokunuşlarla güzelliklere imzalar atabiliriz. Neler yapabiliriz araştırdım ve şimdi bunları sizlerle de paylaşmak istiyorum.

keçe ekmeklik yapımı:




DIY Storage boxes:







diy storage box diy crafts easy crafts diy crafts easy diy home crafts diy storage:



DIY:


cake stand, candy dish or a display platter for anything...love it :):


Diversión a los pequeños de la casa: Tapete de juegos para bebés. http://ideasparadecoracion.com/tapete-de-juegos-para-bebes/:


Diy Jean Bag | DIY & Crafts:


DIY Crafts / How to make a decorative fabric bowl.:


Kendin Yap…Böyle Bir Saksı Sizin Eseriniz Olsa Mesela…:




Dekorasyon:


DIY Food Package Wall Organizer DIY Food Package Wall Organizer: